Coğrafi İşaretler Zirvesi Antalya ‘da Düzenlendi
Coğrafi İşaretler Zirvesi Antalya da yoğun bir katılım ile gerçekleşti. 2 gün sürecek zirvede birçok noktaya değinildi ve heyecan yarattı. Antalya, tarihi zenginliği ve doğal çeşitliliğiyle yalnız turizmin değil, üretimin de başkenti. Akdeniz Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Antalya Coğrafi İşaretler Zirvesi, bu potansiyelin harekete geçmesini hedefliyor. Zirve, kırsaldan kent merkezine kadar kalkınmayı destekleyen güçlü bir vizyon sundu. Artık yalnızca deniz, kum ve güneş değil; yerel ürünler de şehrin vitrinine taşınıyor.
Akademi ve Yerel Yönetim El Ele Verdi
Zirve, Akdeniz Üniversitesi, ATSO ve YÜciTA iş birliğiyle düzenlendi. Etkinliğin açılışı yoğun katılımla yapıldı. Vali Hulusi Şahin, üniversiteyi bu konuda rehber kurum ilan etti. Üstelik her kuruma bir ‘coğrafi işaret’ ödevi verileceğini açıkladı. Kısacası şehir genelinde ortak bir kalkınma seferberliği başlatıldı. Vali Şahin, Antalya’nın yalnızca tropik meyve çeşitliliğiyle bile rakipsiz olduğunu vurguladı. Bu şehirdeki tarımsal ürün sayısı yüzlerle ifade ediliyor. Ancak bu ürünler yalnızca lezzet değil, aynı zamanda kültürün ve doğanın birleşimidir. Kadim geçmişi olan bu topraklarda her ürün bir hikâye anlatıyor. Zirvede konuşan Şahin, kurumlara düşen görevin altını çizdi. Bu yüzden her belediye, oda ve kaymakamlık artık belirli ürünler için sorumluluk alacak. Akdeniz Üniversitesi Coğrafi İşaretler Merkezi ise süreci akademik olarak yönlendirecek. Lakin bu sürecin başarılı olabilmesi için tüm paydaşların birlikte hareket etmesi şart.
Antalya Tarımda Liderliğini Koruyor
Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya’nın tarımda Türkiye’nin lokomotifi olduğunu belirtti. Antalya’da 21 hal ve bin 938 komisyoncu bulunuyor. Bu rakamlar üretimin büyüklüğünü net bir şekilde ortaya koyuyor. Fakat üretimin anlam kazanması için yerel ürünlerin tescillenmesi gerekiyor. Başkan Böcek, coğrafi işaretlerin ürün kimliğinden fazlası olduğunu vurguladı. Çünkü bu işaretler aynı zamanda üretim kültürünün, emeğin ve doğanın belgesidir. Hatta bu belgeler, gelecek nesillere aktarılacak miras niteliğinde. Antalya, Finike Portakalı’ndan Manavgat Susamı’na kadar birçok ürünle bu mirası yaşatıyor.
Şehirdeki pek çok geleneksel lezzet artık tescil yolunda. Bunların arasında Gazipaşa Narı, Alanya Muzu, Korkuteli Karyağdı Armudu gibi ürünler var. Bu ürünler doğadan sofraya ulaşan birer kültür elçisi niteliğinde. Bu nedenle sadece üretim değil, tanıtım ve pazarlama desteği de büyük önem taşıyor. ATB Başkanı Ali Çandır, coğrafi işaret sayılarının hızla arttığını ifade etti. 16 yıl önce yalnızca 109 ürün tescilliyken, bugün bu sayı 1700’ü geçti. Üstelik 700’e yakın başvuru da sırada bekliyor. Türkiye’deki odalar, belediyeler ve borsalar bu sürece büyük katkı sunuyor.
Avrupa Yolculuğu Başladı
Türkiye’nin 31 ürünü Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili aldı. Ayrıca 81 ürünün de başvurusu tamamlandı. TOBB Brüksel Ofisi bu süreçte destek sağlıyor. Yani artık sadece ülke içinde değil, Avrupa pazarında da tanınırlık hedefleniyor. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yusuf Hacısüleyman, gastronomi turizminin altını çizdi. Dünya genelinde turizm gelirlerinin yüzde 20’si yeme içmeden oluşuyor. Türkiye bu oranı henüz yakalayamadı. Bu nedenle coğrafi işaretli ürünlerin tanıtımı daha güçlü yapılmalı. Yoksa bu büyük pastadan yeterince pay alınamaz. Gelen ziyaretçilerin, internetten yerel ürünler hakkında bilgi edinmesi hedeflenmeli. Hatta ziyaretçiler, bu ürünleri tatmak için rotalarını Antalya’ya çevirmeli. Yalnızca üretmek yetmez, etkili tanıtım da şart. FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, coğrafi işaretlerin çiftçi için değer yarattığını belirtti. Ne yazık ki pek çok üretici hâlâ bu potansiyelin farkında değil. Halbuki bu ürünler, hem yerel ekonomiye katkı sağlar hem de gıda güvenliğini destekler.
Tescilli Ürün Sayısı 2.422’ye Ulaştı
Türkiye’de şu anda 2 bin 422 ürün tescillenmiş durumda. Avrupa’da ise toplam 44 bin ürün bu statüye sahip. Türkiye bu alanda büyük adımlar atıyor. Ayrıca bu süreç, doğayı ve kültürü koruma açısından da büyük önem taşıyor. Antalya artık sadece deniz ve güneşin değil, coğrafi işaretlerin de şehri. Bu çalışmalarla birlikte tarihi geçmişi ve doğal zenginliği ekonomiye yön veriyor. Kısacası tarım, kültür ve turizm artık birlikte yürüyor. Antalya’nın geleceği bu üçlü sacayağı üzerinde yükseliyor. Hazırlanacak her proje, işlenecek her ürün, şehrin kimliğine katkı sağlayacak. Bu nedenle coğrafi işaretler yalnız bir belge değil, yaşamın ta kendisi.
