İstanbul Küçük Ayasofya UNESCO Dünya Mirası
Türkiye'nin Varlıkları - Dünya Miras Listesi UNESCO


İstanbul Küçük Ayasofya UNESCO dünya mirası listesinin Kültürel kategorisinde yer alır. 356 Liste sıra no ile kayıt altına alan miras, 1985 yılından beridir dünyanın sayılı yerleri arasına girmeye hak kazandı. Marmara Bölgesi İstanbul şehrinde yer alan bu özel varlık, her sene yüzbinlerce ziyaretçiyi karşılıyor. Sizlerinde listenize almanızı, UNESCO miraslarını yakından görmenizi tavsiye ederiz.
İstanbul Küçük Ayasofya UNESCO Dünya Mirası
İstanbul Küçük Ayasofya, özellikle Bizans mimarisinin erken dönem özelliklerini barındıran önemli bir yapıdır. Bu nedenle Sultanahmet çevresindeki UNESCO alanı içinde kültürel bir bütünlük oluşturur. Yapı, genellikle anıtsal plan düzeni ve tarihsel sürekliliğiyle dikkat çekmektedir. Bu sayede Küçük Ayasofya, hem ilk dönem Bizans sanatını hem de Osmanlı dönemi kullanım izlerini bir arada sunar.
| Listeye Alınma Tarihi: | 1985 |
| Liste Sıra No: | 356 |
| Bağlı Bulunduğu İl / İlçe: | İstanbul / Fatih |
| Bulunduğu Bölge: | Marmara Bölgesi |
| Kategorisi: | Kültürel |
| Listeye Alınma Kriterleri: | (i), (ii), (iii), (iv) (İstanbul’un Tarihî Alanları kriterleri) |
İstanbul Küçük Ayasofya Tarihçesi – Kısaca
İstanbul Küçük Ayasofya, ilk olarak 527–536 yılları arasında I. Justinianus tarafından Aziz Sergius ve Bacchus adına inşa edilmiştir. Yapı, özellikle merkezi plan düzeni ve zarif iç mekân bezemeleriyle Bizans mimarlığının erken gelişim sürecini göstermektedir. Küçük Ayasofya, bu nedenle büyük Ayasofya’nın öncülü sayılan mimari denemelerin önemli bir örneğidir. Genellikle yapının planı, kubbe ve kemer ilişkilerini incelemek isteyen araştırmacılar için özel bir referans oluşturur. Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş olan yapı, son olarak çevresindeki külliye unsurlarıyla birlikte kültürel sürekliliğini korumaya devam etmiştir. Bugün Küçük Ayasofya, hem ibadet hem de ziyaret amacıyla kullanılan önemli bir tarihsel yapıdır.
İstanbul Küçük Ayasofya’nın UNESCO Mirası Olarak Önemi
Küçük Ayasofya, özellikle Bizans mimarisinin erken aşamalarını belgeleyen özgün yapısal unsurları nedeniyle UNESCO tarafından değerli kabul edilmektedir. Yapı, bu sayede Ayasofya ile ilişkili mimari gelişim sürecinin anlaşılmasında kritik bir basamak sunar. Genellikle iç mekân yazıtları, sütun düzeni ve plan şeması, Bizans estetiğinin temel özelliklerini açıkça yansıtmaktadır. Küçük Ayasofya, ayrıca Osmanlı döneminde gerçekleştirilen uyarlamalar sayesinde çok katmanlı bir kültürel yapıya dönüşmüştür. Bu nedenle yapı, İstanbul’un tarihi yarımada bütünlüğü içinde önemli bir kültürel hafıza alanı oluşturmaktadır. Son olarak, korunmuş mimari dokusu sayesinde dünya kültür mirası için benzersiz bir belge niteliği taşır.
- Neden listeye alındı?
Küçük Ayasofya, ilk olarak erken Bizans döneminin özgün mimari özelliklerini taşıması nedeniyle UNESCO tarafından dikkatle değerlendirilmiştir. Özellikle merkezi planı ve kubbe kurgusu, büyük Ayasofya’ya ilham veren yapısal çözümleri yansıtmaktadır. Bu nedenle yapı, Bizans mimarisinin evrimsel sürecini belgeleyen nadir örneklerden biri sayılır. Genellikle çok iyi korunmuş taş işçiliği ve dekoratif unsurlar, yapının tarihsel önemini açıkça göstermektedir. Osmanlı dönemindeki işlevsel dönüşümler, son olarak yapının kültürel çok katmanlılığını güçlendirmiştir. Böylece Küçük Ayasofya, İstanbul’un UNESCO koruma alanında önemli bir tarihsel temsil değeri kazanmıştır.
- Evrensel Değer Kriterleri
Kriter (i): İnsan yaratıcısının olağanüstü bir ürünü olması.
Küçük Ayasofya, özellikle erken Bizans mimarlığının yenilikçi mekân anlayışını yansıtan önemli bir örnektir.
Kriter (ii): Farklı kültürel geleneklerin etkileşim göstermesi.
Yapı, Bizans’ın merkezi plan geleneği ile Osmanlı’nın cami düzenlemelerini bu nedenle bir araya getirmektedir.
Kriter (iii): Var olan bir uygarlığın özgün tanıklığını sağlaması.
Küçük Ayasofya, genellikle erken Bizans sanat anlayışının temel özelliklerini ayrıntılı biçimde korumaktadır.
Kriter (iv): Önemli bir mimari dönemi temsil eden seçkin bir örnek olması.
Yapı, son olarak İstanbul’un anıtsal Bizans mirasının gelişimini gösteren önemli kanıtlar sunmaktadır.
